İŞLEVSELCİLİK

 İŞLEVSELCİLİK(FONKSİYONALİZM)

 

İşlevselcilik, 20.yüzyılın büyük bölümünde hem sosyoloji hem de sosyal antropolojide önemli rol oynamıştır. İşlevselcilik, toplumu bir arada tutan, düzeni sağlayan şeyin de toplum üyeleri tarafından üzerinde uzlaşılan ve paylaşılan temel değerler olduğunu savunur. İşlevselciliğin kökleri, ‘’Comte’’ ve ‘’Durkheim’’ in temsil ettiği pozitivist geleneğe dayanır. Bu açıdan diğer sosyoloji yaklaşımlardan ve Marksizimden ayrılır. Örneğin; işlevselliğin özelliklerinden biri, Marksizmin aksine çatışmayı değil, birliği ve uyumu savunur. İşlevselcilik toplumu genel bir görüş birliğine sahip bir bütün olarak görür.

Konsensüs terimi; Latince ‘’ Birlikte hissetmek’’ anlamına gelir. Anlamı bir konu ve olay üzerinde var olan görüş birliği ve uzlaşmadır. Yani, inanç ve duygular birliğidir.

İşlevselliğin ilk temsilcileri, Comte, Spencer, Durkheimdir.Malinowski ve Radcliffe-Brown gibi antropologlarında katkısının olduğu işlevselci yaklaşım modern sosyolojide Parsons, Merton, Davis, Moore, Luhmann, Erikson, Smelser gibi düşünürler tarafından ortaya atılmıştır. Modern sosyolojide işlevselcilik kavramı yapısal işlevselcilik olarak da adlandırılmaktadır.Parsons, İşlevselciliği yapı kavramı ve sistem yaklaşımı çerçevesinde geliştirmiş, bu nedenle yapısal işlevselcilik olarak adlandırılan yaklaşım bazı çevrelerde özel olarak Parsons’ın kuramını ifade etmek için kullanılmaktadır.

 

Genel Sistem Teorisi ve Sistem Kavramı

 

Genel Sistem Teorisi, toplumsal bilimleri doğa bilimlerine indirgemeden doğa bilimleriyle toplumsal bilimleri bütünleştirmeyi, farklı bilimlerle karşılıklı iletişim ve bilgi alışverişini artırmayı amaçlayan teoridir. VonBertalanffy, sistemlerin temel özellikleri üzerine çalışmıştır ve bu ilkeleri sadece fiziksel dünyaya değil, toplumsal ve kültürel dünyaya da uyarlanabilecek şekilde geliştirmiştir. VonBertalanffy’ a göre; sistem kavramının genişletilmiş tanımı ‘’Sibernetik Teorisi’’nin temel ilkelerinin kabul edilmesiyle mümkündür. Sibernetik genel olarak kendi kendini kontrol edebilen karmaşık sistemler teorisi olarak tanımlanır.

 

İşlevselçiliğin Genel Özellikleri

 

  1. Sosyal Sistem: Genel düzeyde toplum tarafından temsil edilen ve birbirleriyle ilişkili olan parçalardan oluşan bir yapıdır.
  2. Toplumsal Yapı: toplumun parçalarının birbiriyle ilişki kurdukları bir düzen, birbiriyle ilişki kurma biçimidir.
  3. Toplumsal Kurum: Toplumsal ilişkilerin düzenli hale gelmesi, kolay değişmeyen, davranış kalıpları haline dönüşmesidir.
  4. İşlev: Tanımı parçanın bütünle olan ilişkisi anlamına gelir. İşlevselcilikte herhangi bir şeyin işlevi, sistemin gerekliliklerini karşılamak için katkıda bulunur.
  5. İşlevsel açıklama:İşlevselcilik, toplumun incelenmesinde işlevsel bir açıklma yapılması gerektiği görüşünü savunur. İşlevsel açıklama ise; bir toplumun algı ya da eylemin sonucunun toplumsal bütünlüğün korunmasına olan katkıları bakımından değerlendirilmesidir.

 

İşlevselciliği, toplumu bir bütün olarak diğer yaklaşımlardan ayıran özelliği, parçaların bütünle olan ilişkisine önem vermesidir. Yani, toplumun her parçasının anlamı bütünle olan ilişkisine bağlıdır. İşlevselci yaklaşım toplumsal düzenin nasıl oluştuğunu, nasıl devam ettiğini, toplumsal sistemlerin nasıl korunduklarını, toplumun doğası hakkında geniş çaplı sorular sorar. Bireyler anlamlar ve yorumlarla ilgilenmeyip Toplumsal Yapı üzerinde durur. İşlevselci yaklaşım yapısalcı sosyoloji geleneğinin altında yer alır. İşlevselci yaklaşıma göre; toplumun temelinde toplum da yaşayan fertlerin paylaştığı değerler yer almaktadır. İşlevselci yaklaşım, toplumu düzenli ve dengede olan bir sistem olarak görür. Sistem işlevselcilikte önemli bir kavramdır. Sistemlerin özellikleri şunlardır:

 

  • Sistem bir araya getirildiğinde bir bütün oluşturan her şeydir. Birbiriyle ilişkili parçalardan oluşur.
  • Sistemin bütün parçaları bütünün işlemesi için işlevlerini yerine getirirler.
  • Sistemler durağan bir durumda olabilecekleri gibi bir dinamik durumda da olabilirler.
  • Sistem ile sistemin dış çevresi birbirinden ayrıdır. Sistemler çevrelerine uyum sağlarlar.
  • Sistemin her bir parçası kendisi ile uyumludur.
  • Sistemlerin amacı, denge durumuna ulaşmak ve dengeleri korumaktır.

 

 

Toplumsal sistemi oluşturan parçalar da sistemin ihtiyaçlarını karşılaştıkları ölçüde önemlidirler. İşlevselciliğe göre; toplum, toplumsal sistemin yaşaması, varlığını sürdürmesi için gerekli olan çeşitli ihtiyaçları karşılayan bütündür.

 

Comte, Spencer ve Durkheim’inİşlevselciliğe Katkısı

 

Comte, işlevselci yaklaşım için uzlaşmacı bakış açısını geliştirmiştir. Toplumlar üzerinde çalışmanın yolunu doğa bilim yöntemlerinin kullanılması olduğunu savunmuştur. Comte gibi Durkheim de toplumları karşılıklı ilişki içindeki sosyal ögelerden oluşan sistemler olarak görmüştür. Bu sosyal sistemler ahlaki varlıklardır. Durkheim toplumsal olayların incelemesinde hem nedensel hem de işlevsel analiz yapılması gerektiğini savunur. Spencer!a göre diğer yaşam biçimleri gibi toplumlarda onları oluşturan aile, politika, din ve eğitim gibi parçalar arasındaki ilişkiler bakımından analiz edilmelidir. Durkheim için ahlaki düzen bir zorunluluktur ve toplumsal olayların işlevleri de ahlaki bir nitelik taşır.

 

TALCOTT PARSONS VE YAPISAL İŞLEVSELCİLİK

 

TalcottParsons(1902-1979): Toplumsal Eylemin Yapısı(1937) ve Toplumsal Sistem(1951) Parsons’ın en önemli eserleridir. Amerikan sosyolojisinin 1950lerden 1960lara kadar en önemli ve baskın figürü olarak kabul edilir. İşlevselcilik, yaptığı katkılardan ötürü Parsons ‘ın çalışmasını ifade etmek için kullanılır.

Parsons özellikle Weber’in bireyciliği ile Durkheim ‘in bütüncülüğünü  birleştirmeye çalışmış, sosyolojinin kurucularının farklı görüşlerini bir sosyoloji teorisi geliştirmiştir. Yapısal işlevselci sistem kuramı içinde toplumu bir sistem olarak ele almış çalışmalarını genel olarak üç evrede incelenebileceği ileri sürülmektedir.

  • Toplumsal eyleme odaklanan çalışmaları
  • Yapısal işlevci yaklaşımı
  • Modern sistem kuramı

Parsons’ın Birinci Evresi: Toplumsal Eylem

İlk dönemlerinde Parsons, özellikle Durkheim, Marshall, Pareto ve Weber den etkilenerek “ Toplumsal Eylemin Yapısı” eserinde bu isimlerin görüşlerini sentezleyerek tek bir kuramda birleştirmeye çalışmıştır ( Poloma, 1993 :148). Weber’in  rasyonel toplumsal eylemi ileParsons’ın eylem anlayışı paralellik gösterir.

Parsons’a göre eylemler insanların davranışlarından oluşur. Bir davranışın eylem haline gelmesi için;

  1. Davranışın beklenen bir amaca yönelik olması
  2. Toplumun norm ve değerleri tarafından düzenlenmiş olması
  3. Enerji, çaba yada motivasyon yatırımı içermesi
  4. Belirli bir durumda gerçekleşmesi gerekir

Parsons’a göre sosyal sistemde eylemler rol temelinde örgütlenirler.Rol, aktörlerin diğer aktörler ile etkileşime girmesini gerektirir ve bireyin eylemini bir bütün olarak eylem sistemi ile birleştiren temel birimdir.Rol beklentisi rolün ilk ögesidir. Rol beklentisi aktör ile diğer aktörler arasındaki ilişkidir. “ motivasyonel  yönelim ve değer yönelimi ” rollerin ve rol beklentilerinin davranışsal ve kültürel yönlerini belirler. Aktör eylemde bulunurken eylemin kendi ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığına bakarak tercihte bulunuyorsa motivasyonel yönelim, toplumun norm ve değerlerini düşünerek tercihte bunuluyorsa değer yönelimi söz konusudur. Parsons bireylere yol gösteren toplumsal değer ve normlara odaklanmıştır. Sosyolojinin toplumsal eyleme önem verdiği kadar toplumsal yapıya da önem vermesi gerektiğini düşünür.

Parsons’ın İkinci Evresi: Yapısal İşlevselcilik

Parsons bu evrede Weber den çok Durkheim ve Pareto’nunetkisinde kalmış ve toplumsal eylemden çok toplumların yapısına ve işlevlerine odaklanmıştır. Durkheim’i işlevsel ve organizmacı bakış açısından etkilenerek toplumu canlı bir organizma gibi görmüş, Pareto’nun sistem anlayışından etkilenerek toplumu bir bütün olarak dengede görmektedir.

Parsons 1947 yılında yazdığı “ sosyolojik kuramın konumu” eserinde işlevselciliğin önemini vurgulamış, 1951’de de bu yaklaşım için çok önemli olan “ sosyal sistem” adlı kitabını yayımlamış ve Pareto’nun sosyal sistem anlayışını geliştirmeye çalışmıştır.

Parsons dört eylem sistemi olduğunu belirtir. Bunlar; a)davranışsal organizma, b) kişilik sistemi, c) sosyal sistem, d) kültürel sistem’dir.

Parsons’a göre sosyal sistemin temel birimi statürol bileşimidir. Statü ve rol bileşeni sosyal sistemin özelliğidir. Toplumsal sistemde statü denilen bir konuma sahip olan birey rol aracılığı ile uygun davranışlar sergileyerek sistem tarafından bu statüye ilişkin olarak konan normlara uyar. Parsons’a göre sosyal sistemlerin özellikleri şunlardır:

  • Sosyal sistemlerin diğer sistemlerle uyumlu bir şekilde işleyebilecek biçimde yapılandırılmaları ve aktörlerinin ihtiyaçlarının çoğunu karşılamaları gerekir.
  • Sosyal sistemler varlıklarını sürdürebilmek için (a) diğer sistemlerden destek görmeye, (b) dile ve (c) üyelerinin yeterli derecede katılımda bulunmasına ihtiyaç duyarlar.
  • Sosyal sistemler potansiyel olarak bozuk olan davranışlar üzerinde kontrol sahibi olmalı, eğer çatışma çok yıkıcı hale gelirse çatışmayı kontrol altına almalıdır.

Parsons’a göre sosyal sistemler her zaman bir dengeye ve istikrara ulaşma eylemi taşırlar. Parsons’a göre ( denge kavramını Pareto’dan ödünç almış) “denge durumundaki bir toplum, çatışmanın yaşanmadığı, herkesin kendi rollerinden ne beklendiğini bildiği ve beklentilerin sürekli olarak karşılandığı bir toplumdur.” Böyle kusursuz bir denge durumuna ulaşmak olanaklı olmasa da Parsons’a göre bütün toplumlar bu dengeye ulaşmak için çaba gösterirler. Toplum denge durumuna ulaşmak için toplumsallaşma ve toplumsal kontrol süreçlerini araç olarak kullanır. Parsons çalışmalarının bu evresinde toplumsal sistemi çözümlemek için bir araç geliştirmiştir. Bu araç eylemi ya da toplumsal sistemdeki rolleri sınıflandırmak için kullanılan “kalıp değişkenler” dir.

Kalıp Değişkenler

Parsons iki toplum tipi arasındaki ayrımı beş boyutta değerlendirmeye çalışır. Genel olarak parsons’ın kalıp değişkenler şeması ile Tönnies’in cemaat ve cemiyet tipleri Durkheim’in mekanik ve organik dayanışma tipleri arasında bir benzerlik görülebilir. Modern toplumun özelliklerini taşımayan küçük toplulukların temel değer sistemi A tipi kalıp değişkenler ile nitelendirilirken endüstrileşmiş ve bürokratikleşmiş modern toplumların değer sistemi B tipi kalıp değişkenlerle nitelendirilir. Parsons’a göre toplumsal değişme A tipinden B tipine yöneliktir.

A Tipi Kalıp Değişkenler                                 B Tipi Kalıp Değişkenler

Metin Kutusu: Belirlilik
Evrensellik
Performans 
Duygusal yansızlık
Bireysel yönelim



Metin Kutusu: Nitelik
Yaygınlık
Özgüllük
Duygusallık
Kolektif yönelim
                                                                          

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 1.1 : kalıp değişkenler

  • Niteliğe karşı performans : Nitelik aktörün kim olduğuna, performans ise ne yapmış olduğuna odaklanır. Örneğin; bir kişi sahip olduğu pozisyona ırkından, cinsiyetinden gelmiş ve arkadaşlarını da aynı ırktan, cinsten seçiyorsa nitelik ilişkisi, sadece konuşmaktan konuşan insanlardan seçiyorsa performans ilişkisidir.
  • Yaygınlığa karsı belirlilik:Bu değişken kişinin karşısındaki kişi ile ilgili genel bir değerlendirme mi yoksa söz konusu işle ilgili bir değerlendirme yaptığı ile ilgilidir. Yaygınlık anne çocuk ilişkisi gibi bir çok amaç ve çıkarı kapsayan geniş bir dizi ilişkiyi, belirlilik ise doktor hasta ilişkisi gibi belirli amaçlara yönelik sınırlı ilişkileri vurgular.
  • Özgüllüğe karşı evrensellik :Bu değişken aktörün kişiler ve durumları kendisiyle olan özgül ilişkilerine göre mi yoksa evrensel standartlara göre mi değerlendirdiği ile ilgilidir. Örneğin; eleman arayan bir kişi, elemanı kendi arkadaşlarından ya da akrabalarından seçiyorsa özgül değerlendirme, işi iyi yapabileceğini düşündüğü yüksek vasıf düzeyine sahip birini seçiyorsa evrensel değerlendirme yapıyor demektir.
  • Duygusallığa karşı duygusal tarafsızlık : Kişi duygularını tatmin etmeye yöneliyorsa duygusallık, duygularını disipline ederek işin yapılmasına odaklanıyorsa duygusal tarafsızlık söz konusudur. Karı koca arasındaki ilişki duygusal, müşteri ile satıcı arasındaki ilişki duygusal olarak tarafsız bir ilişkidir.
  • Kolektif yönelime karşı bireysel yönelim:Bu değişken kişinin özel çıkarlarına mı yöneldiği yoksa içinde olduğu grubun ortak çıkarlarına mı yöneldiği ile ilgilidir.

Parsons’a göre bir toplumun yapısını belirleyen o toplumdaki kalıp değişkenlerdir. Toplumsal değişme de kalıp değişkenlerin B tipine doğru hareketidir.

Parsons’ın Üçüncü Evresi: Genel Sistem Kuramı

Parsons’ın genel sistem kuramı, biyoloji, psikoloji, antropoloji, ekonomi ve siyaset bilimi gibi yaşayan sistemler üzerinde çalışan tüm bilim dallarının konularını birleştirmeye çalışmaktadır. Parsons faydacı, idealist ve  pozitivist görüşlere değerlendirerek sosyal sistemi kavramı hakkında kendi bakış açısını geliştirmiştir. Faydacılar insan eylemlerini kendi hazlarına göre düzenlediklerini savunur. İdealistler toplumsal eylemi, toplumsal ruhun gerçekleşmesi olarak görürler. Pozitivistlere göre ise toplumsal eylemde değerlere ve çeşitliliğe yer yoktur. Parsons faydacı yaklaşımı  bireylerin rasyonel seçimlerine fazla ağırlık vererek kolektif değerleri göz ardı etmekle, idealist yaklaşımı değerlere ve düşüncelere fazla önem vererek sosyal pratiklerin önemini gözden kaçırmakla pozitivist yaklaşımında toplumsal değerlere ve çeşitliliğe yer vermemekle eleştirir.Parsons faydacı yaklaşımın aksine bireylerin amaçlarının ortak olarak edinildiğini ve toplumsal düzeninde bir zorunluluktan değil, insanların paylaştıkları ortak amaç ve inançlardan doğduğunu ileri sürer. Parsons toplumsal bir savaşın çıkmasını engelleyen şeyin düzen olduğunu düşünür. Her sistemin işleye bilmesi için belirli işlevsel zorunluluklar vardır.

İşlevsel zorunluluklar ve sistemlerin işlevleri

Bütün yaşayan sistemlere özgü dört tane işlevsel zorunluluk vardır. Parsons’a göre; (A) uyum(adaptasyon), (G) amaca ulaşmak, (I) bütünleşme, (L) gizil kalıp koruma şeklindedir.

A)uyum(adaptasyon): Sistemin çevresiyle olan ilişkilerinin düzenlenmesi işlevi adaptasyondur. Sistemin çevresinde bulunan kaynakları kendisine kazandırmasıve bu kaynakları kendi içinde dağıtması görevidir.

G)Amaca ulaşma: Sistemin belirli amaçlara ulaşması ve bu amaçlardan hangilerinin öncelikle olacağıyla ilgilidir.

I)Bütünleşme: Sistemin bir bütün olarak işlevini yerine getirebilmesi için sistemin parçalarının birbirleriyle uyumu ile ilgilidir.

L)Gizil kalıp koruma: Belirli bir düzene ya da norma göre sistem içindeki eylemin devamlılığının ve düzenliliğinin sağlanması ile ilgilidir.

Uyum

Amaca ulaşma

Gizil kalıp koruma

Bütünleşme

    

AG   Dışsal

 

     L         I     İçsel

 

          Araçlar                           Amaçlar

Şekil1.2: işlevsel zorunluluklar (AGIL) şeması

Bu işlevsel zorunluluklar sistemin kendi gereksinimleri ile mi yoksa çevreyle olan ilişkisindeki gereksinimleriyle mi ilgili olduklarına (içsel-dışsal) , bir amaca ulaşmakla  mıyoksa amaca ulaşmak için gerekli olan araçlarla mı ilgili olduklarına göre (amaçsal-araçsal) ayrılırlar.

 

Davranışsal

Organizma

Kişilik

Sistemi

Kültürel

Sistem

Sosyal

Sistem

A  G

 

L I

 

Şekil 1.3 : genel eylem sisteminin temel yapısı

AGIL adıyla bilinen dört işlevsel zorunluluk biyolojik, toplumsal veya psikolojik bütün sistemlerde görülür.

Davranışsal organik sistem: Bu sistem uyum işlevini üstlenir. Dış dünyaya uyum sağlar ve dış dünyayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürür. Diğer sistemler için gerekli olan enerji kaynağını sağladığı için bu sistem gereklidir.

Kişilik sistemi: Amaca ulaşmak için kaynakları harekete geçirerek amaca ulaşma işlevini yerine getirir. Hem kültürel sistem hem de sosyal sistem tarafından kontrol edilen bir sistem olmasına rağmen kısmen bağımsız olduğu bir alana sahiptir.

Kültürel sistem: İnançlardan, değerlerden ve iletişimin sembolik araçlarından meydana gelir. Aktörleri eylemde bulunmak için motive edecek değerleri sağlayarak gizli koruma işlevini üstlenir.

Sosyal sistem: Kendisini oluşturan parçaların bütünleştirilmesi işlevini üstlenir. Parsons’ a göre sosyal sistemlerin üç özelliği vardır.

  • İki ya da daha fazla aktörün etkileşimini içerir ve sistemin odağı, etkileşim sürecinin kendisidir.
  • Söz konusu etkileşim belirli bir durumda meydana gelir.
  • Sosyal sistemler içinde kolektif bir amaç yönelimi ya da ortak değerler ve beklentiler hakkında bir uzlaşma vardır.

Sosyal Sistemin Bir Örneği Olarak Toplum

Parsons genel olarak sosyal sistemlerin yapısında belirttiğimiz AGIL şemasını topluma uygular. Buna göre toplum yerine getirdikleri işlevler açısından dört alt sistemden oluşmaktadır. Parsons ’ın kuramına göre  her alt sistem, sistem olarak sınıflandırılabilmek için dört işlevsel zorunluluğa sahip olmalıdır.

  1. Ekonomi, üretim ve dağıtım yoluyla çevreye uyum sağlama ve çevreyi dönüştürme işlevini üstlenen alt sistemdir.

G) Politika, toplumsal amaçları takip ederek ve aktörleri amaçlara ulaşmaları için harekete geçirerek amaca ulaşma işlevini yerine getiren alt sistemdir.

I) Toplumsal komünite, bütünleşme işlevini üstlenir ve toplumun çeşitli parçalarını koordine eder.

L) Güvenlik sistemi , toplumsallaşma sürecinde toplumsal değerleri aktörlere aktararak bu değerlerin aktörler tarafından içselleştirilmesini sağlayarak  gizil kalıp koruma işlemini üstlenir.

 

                                           Dışsal

Ekonomi

Politika

Güvenlik

Sistemi

Toplumsal

Komünite

A  G

 

Araçlar     Amaçlar

L  I                     

                                       

                                              İçsel 

Şekil 1.4 : AGIL şemasının toplumun alt sistemlerine uygulanışı

Sistemin dış sınırları uyum ve amaca ulaşma işlevleri aracılığıyla korunur, içeride sağlanması gereken işlevler ise bütünleşme ve kalıp korumayla sağlanır.

                                        Dışsal

 

Yatırım

Üretim ve

Pazarlama

 

Üretim kaynaklarının taahhüdü

 

Organizasyon

 A G

    Araçlar Amaçlar

L  I         

                                        İçsel

                                  EKONOMİ                                                                                                                     

Dışsal      

 

İdare

 

 

İcra

Anayasa ve

Hukuk

 

Yasama

 A G

     Araçlar           Amaçlar

L  I

                                        İçsel

                                  POLİTİKA

Sekil 1.5 AGIL şemasının sistemin alt sistemlerine uygulanışı

 

AGIL şeması sistemler için yaratılmış bir şemadır. Bu nedenle topluma uygulandığı gibi toplumun alt sistemlerine de uygulanabilir. Örneğin ; yukarıdaki şemalarda görüldüğü gibi ekonomi ve politika sistemi de kendine ait sistemlerine sahiptir ve bu sistemlerde AGIL şemasına oturtulabilir.

Parsons’a göre alt sistemlerin toplumda nasıl ortaya çıkacağı o toplumun değer sistemine bağlıdır. Bütün alt sistemler rollerden meydana gelir. Örneğin, karı koca çocuk gibi rolleri aile alt sistemini meydana getirir. Bu rollerin nasıl oynayacağı nasıl davranması gerektiğini belirten kurallara yani normlara bağlıdır. Bu yüzden bu normların dayandığı değerler sistemi rollerin içeriğini belirleyerek alt sistemleri toplumda nasıl bir yapıya sahip olacağını belirler.

 

Toplumsal Değişme

         Toplumdaki kişilerin içselleştirdikleri norm ve değerlerin değişmesi Parsons’a göre toplumsal değişmedir.Parsons toplumsallaşma sürecinin yaşam boyu sürmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Toplumsallaşma süreci yaşam boyu sürecek olsa da sosyal sistem içinde büyük bir kişisel farklılık ve çeşitlilik vardır. Toplumsal kontrolün kendi içinde bir hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşiye göre en üstte değerler sonra normlar sonra roller ve son olarak yatırımlar yer alır.

(i)göç, (ii)fizikler kaynakların tükenmesi, (iii)bilimsel ve teknolojik gelişmeler ve (iv)yeni ideolojiler Parsons’agöre toplumsal değişmeye neden olan temel faktörlerdir. Parsons’a göre toplumsal değişme aktörlerin içselleştireceği değerlerin değişmesidir. Bu değişme iki şekilde gerçekleşebilir.Evrimsel değişme;  yavaş ve sürekli bir değişmedir ve kültürel değerlerin rasyonelleştirme ve gelenekselleştirme süreçlerinden geçerek değer ve inançları değiştirmeleriyle gerçekleşir. Devrimsel değişme; sistemin dengesindeki ani bir değişim gibi devrimsel hareketlerle gerçekleşir. Sosyal sistemlerin evrimsel değişimi dört temel değişimden meydana gelir. Bu değişimler farklılaşma, uyum yeteneğinin artması, kapsama ve değer genelleştirmesi olarak sıralanabilir.Parsons ‘ a göre bütün toplumlarda evrim süreci eşit bir şekilde görülmez. Bazı toplumlar bu süreci hızlandırabilirken  bazı toplumlar içlerindeki sorunlar nedeniyle evrim sürecini geciktirebilir hatta geriletebilirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNSANA İLİŞKİN BAKIŞ AÇILARI VE SINIF YÖNETİMİ

Eğitimde Ahlak ve Etik ders notları